İlaç şirketleriyle ilgili birçok komplo teorisini hepimiz duymuşuzdur. Aslında kanser ilacını buldukları ama şu anki sistemin daha karlı olduğu veya bir ilacın maliyetinden dolayı çıkartılmadığı gibi suçlamalardan bahsediyorum. İlaç şirketleri öyle büyük ki bu tür konuşmaların olmaması sürpriz olurdu.
Bu şirketlerin büyük olması, aslında sektörün basit ama belki de en büyük probleminden kaynaklanıyor. İlaç araştırmaları ve ilaçların satışı konusunda bu şirketler tam anlamıyla birer tekel gibi hareket ediyorlar. Dolayısıyla hangi ilacın ne kadar araştırılacağı da onlara bağlı desek abartmış olmayız. Devletlerin ve kar amacı gütmeyen kuruluşların yaptığı yardımlar ise hem nispeten ufak hem de kısa vadeli oluyor.
DAO oluşumuyla birlikte, toplulukların birleşerek ortak bir fonlama yapabilmesi, bu problemi oldukça basit şekilde çözebilir. Bu amaçla kurulan VitaDAO başta olmak üzere oluşumlar mevcut. İlginç olan nokta ise Pfizer gibi bir devin VitaDAO’ya yatırım yapması oldu. Yani bu değişimi yıkıcı olarak değil dönüştürücü bir yenilik olarak görüyorlar. Bu durum aslında oldukça sevindirici, çünkü bu tür devlerle savaşmaktansa beraber büyümek her zaman daha mantıklı.
Bu yazıda, hem kolektif yatırımın ilaç sektörünü nasıl geliştirebileceğine, hem de Edison, Tesla gibi kendi kendini fonlayabilen adamların ‘Gentlemen Science’ olarak adlandırılan dönemini nasıl modernleştirebileceğimizden bahsedeceğim. Keyifli okumalar.
İlaç araştırmalarının fonlanmasını 2 kategoriye ayırabiliriz. Bunlardan birincisi dev ilaç şirketleri ki bunlar, fonlama yerine doğrudan satın alma şeklinde daha çok karşımıza çıkıyor. Başarılı bir çalışmayı satın alarak kendileri pazarlıyorlar.
Bir diğeri ise devletlerin veya kar amacı gütmeyen kuruluşların yaptığı fonlamalar ki bunlar da başarı ihtimali yüksek ve getirisinin de bir o kadar çabuk olması için mümkünse kısa sürede sonuçlanacak projeleri tercih ediyorlar.
Hal böyleyken, uzun vadeli, çetrefilli araştırmaları fonlamak veya pek ilginin olmadığı daha marjinal alanlarda araştırma yapmak son derece maliyetli oluyor. Çünkü araştırmayı sizin cebinizden fonlamanız gerekiyor. Ancak adı üstünde bu bir araştırma, yani deneme-yanılma yöntemi ve başarısız olma ihtimali de bir o kadar yüksek. Dolayısıyla kimse bu alanda kör bir yatırım yapmaya kolay kolay yanaşmıyor.
Aslında empati yaptığınızda, bu durumun oluşmasında ne ilaç şirketleri ne diğer kuruluşlar suçlu bulunabilir. Sonuçta herkesin parası değerli ve herkes en mantıklı yatırımı yapmak için uğraşıyor.
VC olarak kısaltılan Venture Capital türü oluşumlar, yatırımcılardan para toplayarak belirli alanlara yatırım yaparlar. Bunların kripto paradaki karşılığı DAO’lardır. Token satın alarak parayı DAO’da toplar, sonrasında paranın nasıl yönetileceğiyle ilgili oy verirsiniz.
Yukarıda anlattığım fonlama probleminin kolektif yatırımla çözülmesi için VitaDAO benzeri oluşumlar, yeni nesil ilaç VC’leri olarak görev yapıyorlar aslında. Gelin fonlama sürecinin nasıl işlediğine kısaca bir bakalım:
Tabii bu ikinci kısım şu anda mevcut değil. Ancak Pfizer’in VitaDAO’ya yatırım yapması, ileride böyle süreçlerin de olabileceğini gösteriyor.
VitaDAO bu alandaki tek oluşum değil. OpenSea gibi bir NFT pazar yeri olan ancak sadece medikal alanda faaliyet gösteren Molecule adlı bir ticaret altyapısı da mevcut. Burada aynı zamanda fonlama da gerçekleştiriliyor ama biraz daha farklı. Burada Molecule bir araştırma alanı belirliyor. Araştırmacılar ona göre başvurularını yapıyor.
Molecule kendi sistemini bir diagramla açıklamış ama bu zaten yukarıda maddelendirdiğim bölümün aslında görselleştirilmiş hali diyebiliriz. Kısacası, bilim insanı araştırmasını herhangi bir DAO veya kişiye Molecule marketi üzerinden satıp, fon alabiliyor. Alan DAO veya kişi de bunu ilaç şirketine pazarlıyor. Sonuç olarak herkes gelirin bir kısmına ortak olmuş oluyor.
Gelire ortak olma kısmında, NFT’lerin her bir satışta, üreticiye ödediği komisyon oranı da çok önemli. Çünkü bilim insanının asıl uzun vadeli gelirini, ileride bu altyapı oluşturacak.
Yukarıda bahsettiğim gibi bilim insanları kendi fonlamasını kendi alırsa, çıkarttığı üründen de gelir elde etmeye başlarsa, o zaman bu araştırmacıların şirketlere, üniversitelere bağımlılığı azalmış oluyor.
Araştırmalarda, özellikle üniversitede çalışarak araştırmalarını yürüten bilim insanlarının, elde edilen gelirden düşük pay aldığı, üniversitenin elde ettiği geliri bir sonraki araştırmaya harcadığı söyleniyor. Üniversite açısından bakıldığında bu çok doğru bir yöntem olmasına karşın araştırmacının az gelir elde etmesi bir o kadar olumsuz bir durumu gösteriyor. Dolayısıyla yine ilk başlığımıza geri dönüyoruz; herkes haklı ama ortada bir problem var.
NFT üzerinden fon bulunabiliyor olması, araştırmacıları bireysel ilgi odağı haline getiriyor. O yüzden ileride fenomen araştırmacıları kripto para sektöründe sık sık görebiliriz. Çünkü bir araştırmacının topluluktan fon alabilmesi için bu üründen gelecek getiriyi iyi pazarlaması lazım. Bunun için de fenomen olması gerekiyor. Bir araştırmacı bu şekilde ufak bir fon toplamayı başardı.
Eğer doğrudan topluluktan fon bulmak istemiyorsa, o zaman iyi bir network’e sahip olması gerekiyor ki bu araştırmasını yine NFT olarak doğrudan ilaç şirketlerine satabilsin.
Tüm bu gelişmeler, Edison, Tesla gibi kendi kendisini fonlayabilen bağımsız bilim insanlarının dönemine bizi bir nevi geri götürüyor. NFT’lerin sağlayacağı ekonomik bağımsızlık, bu dönemin modern bir versiyonunu tekrar hayatımızın bir parçası haline getirebilir.
Kripto para sektörü bildiğimiz üzere açık kaynak kodlarla çok hızlı bir gelişim kaydetti. Kimse bulduğu inovasyonu saklamadı, herkes üzerine bir tuğla koyarak kısa sürede inanılmaz işlerin yapılmasına ön ayak oldu.
Topluluk olarak birleşip yatırım yapmak, nasıl araştırmacıların problemlerini çözmeye adaysa, aynı şekilde açık kaynak kod kültürü de yine araştırmacıların bilgi paylaşım problemini çözmeye yardımcı olabilir.
Prestijli yayın organlarının yazı başına 10.000 USD ve üzeri para talep etmesi, fonlanan araştırmaların kar amacıyla gizli tutulması gibi durumlar bilginin paylaşılmasının önüne geçiyor. DAO fonlamasıyla ortaya çıkarılan ürünlerde ise bu durum esnek hale gelebilir. Çünkü NFT’ler zaten bu araştırmanın lisanslanmasını otomatik olarak yaparken, ayrıca sektördeki kültür de paylaşım yapmak üzerine kurulu.
İleride araştırmacıların kendi Github benzeri bir platform kurarak sadece araştırmalarını değil, çalışmalarını da gizlilik anlaşmalarını düşünmeden paylaşabildiği yerlerin oluşmasına kripto para sektörü öncülük edebilir.
Sonuç olarak, topluluk bazlı fonlama birçok hastalığın, pandeminin tedavisi haline gelebilir. Araştırmacıların özgürlüğünü kazanmasıyla, çok daha iyi işler çıkarabilmeleri de mümkün. Burada kendinizi düşünün; geçim derdinizin olmadığı veya patronsuz çalışabildiğiniz ortamlarda genellikle çoğumuzun verimi artar. O yüzden hem motivasyonel anlamda, hem finansal anlamda araştırmacıların çok daha özgür bir alana kavuşacağı bir alanın temeli DeSci ismi verilen merkeziyetsiz bilim ile atılmış oluyor.
https://discover.molecule.to/
https://ethereum.org/en/desci/
https://www.molecule.to/blog/the-scientific-singularity-our-vision-for-the-future-of-research-wi th-ip-nfts
https://zeeprime.capital/the-future-of-medicine-is-tokens
Kripto para dünyasının "yaramaz çocuğu" Justin Sun kendisinden bir şekilde söz ettirmeyi başarıyor. Sun, 2019'da…
MicroStrategy şirketinin her geçen gün daha fazla Bitcoin alması ve Bitcoin fiyatının da yükselmesi, hisselere…
Bitcoin perşembe sabahı sert yükseldi ve 97 bin doların da üzerine çıktı. ABD seçimlerinden bu…
Bitcoin'de piyasa döngülerinin yorumlanmasında çok fazla kullanılan göstergelerden biri olan Puell Multiple, 365 günlük basit…
Takipçilerine düzenli olarak Bitcoin, altın ve gümüş almaları önerisinde bulunan Robert Kiyosaki, X hesabından bu…
Dünyanın en büyük varlık yönetim firması BlackRock, son raporunda 2025 yılındaki beklentilerini paylaştı. Bitcoin, altın,…
Leave a Comment