Dünyanın en büyük küresel yatırım şirketi olarak görülen ve yönetimi altında yaklaşık 8,5 trilyon dolarlık varlık olan BlackRock’ın genel müdürü ve porföy yöneticisi olan Russ Koesterich, son dönemde düşüş içindeki altının artık enflasyondan korunma aracı olarak etkinliğinin azaldığını söyledi.
20 yıldan fazla bir süredir finans sektöründe yer alan ve BlackRock’ın resmi internet sitesinde bir yazı kaleme alan Koesterich’in değerlendirmeleri şu şekilde:
“Piyasanın en garip yönlerinden biri hem getiri sağlayacak varlıkların kolay bulunması hem de korunma sağlayacak varlıklarının bulunmasının zorluğudur. Daha önceki yazılarımda artık tahvillerin bir değer koruma aracı olarak etkisinin azaldığını söylemiştim. Artık bu gruba altını da ekleyebiliriz.
Zaman zaman iyi bir değer koruma aracı olan altının Ekim ayında hisse senetleriyle beraber artan şekilde trade edildiğini yazmıştım. O günden bu yana altın, hem koruma aracı hem de fiyat olarak zorlanıyor.
“Rüzgar artık karşıdan esiyor”
Geçtiğimiz 3 ay içinde altın fiyatı kabaca yüzde 5 düştü. Sarı metal, özellikle enflasyonla birlikte, faizlerin tarihi düşük oranlardan yükselmesiyle beraber, getiri sağlayan bir araç olma yönünde zorlandı.
Ocak ayından bu yana ABD 10 Yıllık Devlet Tahvili Getirisi yaklaşık 15 baz puan arttı ve tarihle tutarlı olarak, bu durum, altın için karşıdan esen bir rüzgar etkisi yarattı.
“Düşüş bir yere kadar tolere edilebilir”
Altının bu düşük performansı yatırımcılar tarafından tolere edilebilir ancak bir yere kadar… Eğer varlık koruma özelliğini de yititrirse tolerans da azalır. Altın hisse senedi fiyatlarıyla korele biçimde hareket etmeye devam ediyor. Haftalık veriye baktığımızda altının, S&P 500’deki her yüzde 1’lik puan artışı için yüzde 0.20 arttığını görüyoruz. Burada değerli metalin hala bir boşluk doldurduğunu görüyoruz ama portföy oluşturma açısından etkisine bakıldığında artık daha az etkili diyebiliriz.
“Altın ve teknoloji hisseleri birlikte hareket etmeye başladılar”
Ciddi şekilde yükselen teknoloji hisseleriyle kıyaslandığında altının yüksek riskli varlıklarla olan ilişkisi daha güçlü bile diyebiliriz. Haftalık veriye baktığımızda, Eylül ayından bu yana altının ABD teknoloji hisseleriyle olan korelasyonu yaklaşık 0.5. Başka bir deyişle, altın ve teknoloji hisseleri artan şekilde birlikte hareket etmeye başladılar.
“Son dönemde daha az güvenilir durumda…”
Altının bu ruhsuz performansı, enflasyondan korunma aracı olsaydı kabul edilebilirdi. Maalesef altının enflasyonla mücadele gücü abartılıyor. Çok uzun dönemdir, yüzyıllardır, değer saklama aracı olan altın son dönemde, daha az güvenilir durumda…
Altın pozisyonlarını yeniden gözden geçiren yatırımcılar için iki etkene bakılmasını öneririm: reel faiz oranları ve dolara bakış. Destek paketlerinin artması ve aşıdaki olumlu gelişmeler ekonomik ilerlemeyi sağlayacaktır. Tarihi şekilde düşmüş olan reel faiz oranları bu durumda artacaktır. Bu da altın için karşıdan esen rüzgar etkisini net şekilde gösterecektir.
Peki altının gücünü geri kazanması için ne olabilir? Muhtemelen dolardaki bir düşüş ya da çöküş. Altının hisse senetleri ve enflasyonla olan pozitif korelasyonu dolar ile olan negatif ilişkisinin de bir göstergesi… Bu sebeple, altın hala dolara karşı bir korunma olarak görülüyor olabilir. Düşen dolar hakkında güçlü bir görüş olmasaydı, daha az altınım olurdu.”