Dünya Altın Konseyi’nden (WGC) Krishan Gopaul’un raporuna göre, 2023 yılının ilk iki ayında merkez bankaları kayıtlara geçen en hızlı oranda altın topladı. Ocak ve şubat aylarında merkez bankaları, toplam 125 ton net sarı metal satın aldı. Bu miktar, bankaların 2010 yılında net alıcı haline gelmesinden bu yana yılbaşından bugüne kadarki en yüksek miktar oldu.
TCMB, altın alımında ikinci sırada
İlk iki ayda en fazla altın alımı yapan ülkeler 51,4 ton ile Singapur, 45,5 ton ile Türkiye, 39,8 ton ile Çin, 31,1 ton ile Rusya ve 2,8 ton ile Hindistan oldu. Rusya Merkez Bankası geçtiğimiz günlerde altın rezervlerine ilişkin bir güncelleme yayınlayarak yaklaşık bir yıl sonra ilk kez bu tür bir açıklama yapmıştı. Muhtemelen 31,1 ton altının sadece ocak ve şubat aylarında değil, birkaç aylık bir süre zarfında toplandığı bildirildi.
Bu arada, çok az sayıda ülke merkez bankası altın rezervlerini azalttı. Net satıcılar Kazakistan, Özbekistan, Hırvatistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olurken, yılbaşından bu yana alımlar satışlardan çok daha ağır bastı.
BRICS ülkelerinin alımları dikkat çekiyor
Krishan Gopaul raporunda, ne alıcılardan üçünün BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) üyeleri olduğuna dikkat çekti. Gopaul, bir tarafta ABD merkezli bir dünya, diğer tarafta ise Çin merkezli bir dünya olmak üzere çok kutuplu bir dünyanın ortaya çıkışına tanıklık edildiğini bildirdi.
BRICS ülkelerinin küresel ekonomideki payı, satın alma paritesi bazında ilk kez G7 ülkelerinin (Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD) payını aştı.
Altın bu çok kutuplulukta önemli bir rol oynadı. BRICS ülkeleri, kendi para birimlerini desteklemek ve yaklaşık yüz yıldır baskın küresel yabancı rezerv para birimi olarak işlev gören ABD dolarından uzaklaşmak için değerli metale ihtiyaç duyuyor. Çin Yuanı küresel ticarette giderek daha fazla kullanılıyor. Suudi Arabistan ve İran gibi diğer önemli gelişmekte olan ekonomileri de kapsayabilecek BRICS’in kendi ödeme mekanizmasını oluşturduğuna dair göstergeler bulunuyor.
Gopaul, bu göstergelerle ilgili “Eğer durum gerçekten böyleyse, yatırımcıların altın ve altın madencilerine olan ilgilerini artırmaları gerektiği sonucuna varıyorum. Altın sınırlı bir kaynaktır. Daha fazlasını üretmek pahalı ve zaman alıcıdır. Aynı zamanda BRICS ülkeleri dolardan uzaklaşmak istediklerinden net alıcı olmaya devam edecekler.” yorumunu yaptı.
Altın destekli ETF’lere net girişler olumlu eğilime doğru kaydı
Mart ayında, altın destekli borsa yatırım fonlarına (ETF’ler) net girişlerde, 10 ay süren kesintisiz çıkış döneminin ardından trendin tersine döndüğü görüldü. Bu durum, altın fiyatının yeni bir rekor seviyeye yaklaştığı bir dönemde gerçekleşti. Yatırımcılar mart ayında bilinen tüm fiziki altın ETF’lerine yaklaşık 1 milyon ons ekleyerek, yatırımcıların 1,4 milyon ons eklediği Mart 2022’den bu yana en yüksek aylık artışı gerçekleştirdi. Bloomberg’e göre, toplam altın varlığı 31 Mart itibarıyla 93,2 milyon ons’a ulaştı.
Olumsuz ekonomik göstergeler, süregelen enflasyon, artan faiz oranları, istikrarsız bankacılık sektörü ve jeopolitik huzursuzluk ortamında altın yeni bir rekor seviyeye ulaşmaya çalışırken önemli bir talep artışı yaşıyor. Perşembe günü ons başına 2 bin 32 dolara ulaşan metal, Ağustos 2020’de ulaştığı rekor seviyenin sadece 43 dolar uzağında.
Zayıf imalat verileri alarm veriyor
Raporda, altın ve altın hisse senedi biriktirmenin, özellikle de resesyon sinyallerinin gelmeye başladığı şu dönemde ihtiyatlı ve akıllıca olduğu bilgisi de yer aldı. Zayıf imalar verilerine atıfta bulunularak Fed’in ekonomik büyümeyi yavaşlatmaya yönelik eylemlerinin istenen etkiyi yaratıyor gibi göründüğü belirtildi.
CLSA’dan Alexander Redman ve Della Chen’e göre, Fed’in faiz artırımına ara vermesi 70 yılda vakaların yüzde 75’inde resesyonla sonuçlandı ve ortalama altı aylık bir gecikme yaşandı. İki analiste göre, Fed’in mevcut gidişatını durdurup tersine çevirmeye başlamadan önce sadece bir faiz artışı daha yapması gerekiyor. Redman ve Chen’in tahminlerine göre bu döngünün temmuz ayında tamamlanması bekleniyor.
Gopaul’a göre eğer ikilinin tahminleri doğru çıkarsa, dördüncü çeyreğin sonlarında bir resesyonla karşı karşıya kalınabilir.
Yatırımcılara portföylerindeki yüzde 10’luk bölüm için tavsiye
Geleneksel görüşe göre, hisse senedi satın almak için en uygun zaman, İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi’nin (PMI) ekonomik durgunluğun başlamasından sonraki en düşük noktasına ulaştığı süreç. Bu eylem, 12 aylık bir dönemde örneklerin yüzde 87,5’inde olumlu bir sonuç verirken ortalama getiri yüzde 26 oranla sonuçlandı.
Gopaul raporunda son olarak şu ifadeleri kullandı;
“Eğer bir durgunluk yakınsa, kendini külçe altınla korumak akıllıca olabilir. Her zaman yüzde 5’i fiziksel altın, kalan yüzde 5’i yüksek kaliteli altın madenciliği hisse senetleri, yatırım fonları ve borsa yatırım fonları olmak üzere yüzde 10’luk bir dağılım öneriyoruz.”