Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bugün kripto varlıklara dair beklenen kanunla ilgili bazı bilgileri paylaştı.
Yeni kanun ile beklenen en önemli konu kripto varlıkların nasıl tanımlanacağı çünkü bu tanımı, hep söylediğimiz şekilde bir ağacın kökü gibi düşünebiliriz. Ağacın gövdesi, dalları, yaprakları nasıl köküne göre şekilleniyorsa, kripto varlıkların alınıp satılması, saklanması, farklı özelliklerine göre kategorizasyonu, raporlanması ve vergilendirilmesi vb. birçok konu da bu tanım kapsamında şekillenecek.
Web3 dünyasının merkezinde kodlama ve yazılımcılar olduğu için yazılımcı dostlarımıza da buradan selam gönderip, kodlamaya ilgi gösteren bir hukukçu olarak onlara bir perspektif sunmak isterim.
Hukuki yazım da tam olarak bir kodlama aslında. Herhangi bir kodlama dilinde nasıl her satırda o dile özgü belirli fonksiyonları kullanarak istediğiniz sonuçlara ulaşacak formülleri oluşturuyorsanız, hukuki metinlerde de istenen sonuçlara ulaşılması amacıyla belirli tanımlar üzerinden ve belirli dil-ifade formülleriyle yapılan bir kodlama söz konusu. O yüzden, hukukçu olmayanlar da hukuki metinleri kitap, gazete vb. serbest yazımlardan farklı olduğunu bilip bunların üzerine neden bu kadar tartışıldığını anlayabilmeli ve buna göre tartışmalara dahil olup katkı verebilmeli.
Gelelim Mehmet Şimşek’in verdiği bilgiye. Mehmet Şimşek, kripto varlıkların taslak kanun metninde “Dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak elektronik olarak oluşturulup saklanabilen, dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan ve değer veya hak ifade edebilen gayrimaddi varlıklar” olarak tanımlandığını belirtiyor.
Bu tanımı birkaç yönden inceleyelim.
- Tanım için esas olarak, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan ve 30.04.2021 tarihinde yürürlüğe giren Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik’te (“Yönetmelik”) yer alan “kripto varlık” tanımı alınmış ve bazı unsurlar değiştirilmiş.
- Değişik unsurlar şu şekilde:
2.a. Yönetmelik’teki tanımda ”sanal olarak oluşturulup” ifadesi yerine “elektronik olarak oluşturulup saklanabilen” ifadesinin getirildiğini görüyoruz.
“Sanal” ve “Elektronik” kelimelerinin bir yöntem olarak değil, varlığın nitelendirilmesi açısından nasıl ve neden önemli olduğunu aşağıda 2.c – Gayrimaddi varlık ile ilgili değerlendirmelerde görebilirsiniz. Onun dışında burada Yönetmelik’teki tanımda olmayan “saklama” özelliğinin, güncel durumdaki saklama konusunun önemine ve bankalara verilecek saklama yetkisine paralel şekilde tanıma dahil edildiğini görüyoruz.
2.b. Taslakta geçtiği belirtilen “değer veya hak ifade edebilen” ifadesi Yönetmelik’teki tanımda yer almıyordu. Onun yerine, Yönetmelik’te “itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasasıaracı olarak nitelendirilmeyen (gayri maddi varlıkları…)” ifadesi vardı. Yönetmelik’teki bu ifadelerin taslak kanun metninde bulunmadığını anlıyoruz.
2.b.1 Bu iki unsuru birlikte değerlendirdiğimizde, kanundaki amacın kripto varlıkları bir “gayrimaddi varlık” çatısı altında, ilerideki ihtiyaçlara göre farklı kurumlar tarafından farklı alt tanımlarla ve ikincil düzenlemelerle düzenlenebilmesine imkan vermek olduğunu söyleyebiliriz.
Örnek olarak, kripto varlık ihracı ve kripto varlık hizmet sağlayıcıların lisanslanması gibi konularda yetkili kurumun Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) olacağını biliyoruz.
Bununla birlikte, CBDC’ler ve stabil koinlerin düzenlenmesi, yine dünyadaki düzenlemelerle paralel şekilde TCMB tarafına düşebilir ve bu yönde bir tercih de gelişebilir.
Saklama faaliyetleri ve bankalara verilecek saklama izinleri konusunda yine SPK’nın yetkili olacağı belirtilse de ileride gelişecek bazı ihtiyaçlarda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) da devreye girebilir.
Bu durumda, her kurum, ikincil düzenleme ile belirleyeceği detaylar kapsamında, bir kripto varlığı sermaye piyasası aracı (SPK) veya ödeme aracı (TCMB) olarak belirleyebilir ve saklama faaliyeti izinleri de bunlara göre düzenlenebilir. Kripto varlık tanımı bu esneklik için uygun. Eğer kanun metni de bunu tamamlayacak şekilde kurgulanırsa, gelecekteki ihtiyaçlara uygun olacak esnek bir yapının kurulmasının avantajlı olacağını düşünüyorum.
2.b.2 “değer veya hak ifade edebilen” ifadesi, Avrupa Birliği üye ülkelerinde uygulanacak ve 2024 içerisinde yürürlüğe girecek Kripto Varlık Piyasaları Tüzüğü’nde (MiCA) yer alan “kripto varlık” tanımında da yer alan bir ifade (a digital representation of a value or of a right).
Bu ifadenin de hem MiCA’ya ve dolayısıyla geniş Avrupa Birliği coğrafyasındaki uygulamaya uyum açısından hem de konunun mantığına uygunluğu açısından olumlu olduğunu düşünüyorum.
MiCA’daki amaç, kripto varlıkların günümüzdeki ve ileride ortaya çıkabilecek değişik türlerini kapsayacak bir tanım ortaya koyabilmekti. Bir stabil koin veya Bitcoin veya Ether’i örnek aldığımızda, bunlar bir ödeme veya değer saklama aracı olarak bir “değer” taşırken, bir utility (faydalanma) token veya governance (yönetişim) token ihraççısı tarafından belirlenen “hakları” sahibine verir. Koinlerin veya tokenların dizaynı ne olursa olsun, bunlar sahiplerine (değer), (hak) veya (değer + hak) kombinasyonları şeklinde fayda sağlayacağı için tanımın yine bu yönüyle de olumlu olduğu görüşündeyim.
2c. Geldik başka bir önemli konuya, belki de en önemlisine.
Yönetmelik’teki “gayrimaddi varlık” ifadesinin Mehmet Şimşek tarafından verilen tanımda da aynı şekilde korunduğunu görüyoruz.
Bu ifade, benim görüşüme göre kripto varlıklara, global bakışla kripto varlık düzenlemelerindeki kullanımlara ve güncel eğilimlere aykırı. Bu yüzden değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kripto varlıkların bir “varlık türü” olarak tanımlamasına baktığımızda, artık geleneksel varlık sınıflarından bir kopuş olduğunu ve “sanal varlık” şeklinde yeni bir varlık türünün oluşturulduğunu görüyoruz. Dolayısıyla, kripto varlıklar ya “sanal varlık” çatısı altında bir tür olarak ya da öyle kabul edilmekle birlikte doğrudan “kripto varlık” olarak belirtilmek üzere yasal düzenlemelerde yer alıyor.
Önce dünyadan örneklerle ilerleyelim, sonra hukukçunun “kelime işçisi (kodlayıcısı)” şapkasını takarak o tarafa da bakalım.
Dünyadan bazı örneklere bakarsak:
Mali Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force) düzenlemelerinde, ayrıca finansal merkez (hub) durumundaki Dubai, Singapur, Hong Kong ve Malta’daki yasal düzenlemelerde kripto varlıklar için yaygın olarak Sanal Varlık ve bazı birkaç örnekte Dijital Varlık tanımları kullanılıyor.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kanada, İngiltere gibi önde gelen Anglo-Amerikan ülkelerinde de “dijital varlık” ve “kripto varlık” ifadeleri ile taslak düzenlemelerin veya kanun tekliflerinin yapıldığını ve 2024-25 döneminde bunların yasalaşacağını görüyoruz.
MiCA ise kripto varlık piyasalarına özgü bir düzenleme olduğu için doğrudan “kripto varlık” şeklinde tanım içeriyor.
Başka bir taraftan güncel ve önemli bir örnek, ABD’de Finansal Muhasebe Standartları Kurulu’nun (FASB) kripto varlıklar için 2023 yılı Aralık ayında yeni bir raporlama standardı yayınlamasıyla geldi. Önceden ABD’de kripto varlıklar şirket bilançolarına “intangible asset (gayrimaddi durağan varlık)” şeklinde dahil edilirken, FASB yeni standardı ile belirli kriterlere sahip kripto varlıkların piyasadaki güncel değerleri üzerinden bilançoya yansıtılması modeline geçti. Bu şekilde, kripto varlıklara daha uygun şekilde, gayrimaddi varlık anlayışından, sanal/dijital varlık anlayışına doğru bir gidiş olduğunu görüyoruz.
Bu örneklerin yeterli olduğunu düşünerek, kelime işçiliği tarafına gelelim ve orada da görüşlerimizi destekleyen unsurlar var mı diye bakalım.
Hukukçunun kelime işçiliğinde can dostu sözlükler olduğundan, önce sözlük anlamlarıyla başlamalıyız. Türk Dil Kurumu’ndaki karşılıklara bakarsak:
Sanal: sıfat olarak “Bilgisayar, tablet, cep telefonu vb. kullanılarak genel ağ ortamında oluşturulan; dijital”
(Oxford Sözlüğü’nde de Virtual tanımı bu yönde kabul edeceğimiz şekilde, “made to appear to exist by the use of computer software” olarak belirtiliyor)
Dijital: Sanal, sayısal
Gayrimaddi: maddi olmayan
Bu tanımlara baktığımızda, sanal ile dijitalin aynı anlamda kullanıldığını görüyoruz. Bu da yukarıda dünyadan örneklerini verdiğimiz kripto varlık yasal düzenlemeleri ile uyumlu.
Ayrıca, gayrimaddi ifadesinin, sanal/dijital ifadesine göre daha genel kaldığını ve kripto varlıkları düşündüğümüzde, sanal/dijital ifadesinin kripto varlıklara daha uygun olduğunu görüyoruz.
ABD’deki FASB örneğiyle de birleştirirsek, gayrimaddi varlık ifadesinin muhasebe-raporlama alanlarında farklı varlık türlerine denk geldiğini ve kripto varlıkları sanal/dijital olarak tanımlamanın yeni bir varlık türüne dair standartlar getirmek için gerekli olduğunu görüyoruz.
Bu açıklamalar sonucunda, kripto varlıkların “sanal varlık” olarak tanımlanmasının ve yeni bir varlık türü olarak, tüm kuralların ve sistemlerin köke-tanıma uygun şekilde geliştirilmesinin gerekli ve önemli olduğunu düşünüyorum.